14 Temmuz 2012 Cumartesi

kanserle ilk tanışma

bu blogu açtım, umarım da yazarım içinden geçenleri doğru düzgün bir şekilde. tek amacım kendi yaşadığım şeyleri paylaşmak ve bir yerde o panikle sizin göremeyeceğiniz şeyleri anlatmak, yahut bir şekilde bu bloga rastlarsanız kendinizi yalnız hissetmemenizi sağlamak.

27 yaşıma kadar uzak çevremde (aile dışında) birçok insanın tanıdığı, eşi, dostu, ailesinden birileri kansere yakalanmış hatta bazılar hayatını kaybetmiş. uzaktan hissedilmeyen bu hastalık ile ise ben yaklaşık bir yıl önce tanıştım.

babama yapılan kolonoskopi esnasında beni içeriye çağıran doktor, kalın bağırsaktaki kanserli kitleyi gösterdiğinde "beyninden vurulmuşa dönmek" deyimini yaşamıştım. dışarıya çıktığımda annemin "bir şey çıktı mı" sorusuna ise sadece başımı evet manasında sallayarak yanıt vermiştim.

sonrasında ise babama bazı taramalar yapıldı ve kanserin sadece kalın bağırsakla sınırlı kalmadığı ve karaciğere sıçradığını öğrendik. doktorların dediğine göre sadece bağırsakta olsa çözümü kolay olan bu durum karaciğerle birleşince zorlu bir tedavi gerektiriyormuş.

size ilk tavsiyem, hastanın olmadığı bir ortamda mutlaka doktor ile konuşun. doktorlar (en azından bizimkiler) babam ve annemin yanında hep umutlu konuştular. bir yerde haklı olabilirler hastaya moral vermek yahut moralini yukarıda tutmak için ama her şeyi bilmek insana en iyi gelen şey. ben tedaviye başlandıktan 2 hafta sonra doktor ile konuştuğumda duyduğum "baban 1 yıl yaşarsa normal 2 yıl yaşarsa mucize olur" cümlesiyle durumun ne kadar kötü olduğunu daha net anlamıştım. gerçi anlamış olmak da bir şey ifade etmiyor insan yine ağlıyor üzülüyor ama bir yerde de kendini hazırlamaya başlıyor.

Hal böyle olunca hayatınızı hasta yakınınıza göre organize edin çünkü bir hastaya ilaçtan daha iyi gelecek bir şey varsa o da sizsiniz.